ARKEOLOJİ SIRLARI - page 2

R O M A Ö N C E S İ İ T A L Y A
2
fethedilmesine dek koruduğunu
görüyoruz. Tarquinia, MÖ 358-
351 arası dönemdeki
savaşlarla, Roma’nın bu
ilerleyişine karşı
koymaya çalışmıştır.
Ancak savaş, ilk
bakışta her şeye açık
kapı bırakıyor gibi
görünen ama aslında Etrüskler
aleyhine işleyen kırk yıllık bir
ateşkesle sona ermiştir.
Günümüzde Tarquinia ününü daha
çok resimli mezarlarına borçludur.
Erken dönemde de bölgeye dair
keşifler mevcut olsa da, özellikle
1800’lü yılların başında, Etrüskoloji
bilimi henüz çok yeniyken şehrin
değeri artmaya başlamıştır. Resimli
mezarlara duyulan ilgi, Giannicola
Forlivesi gibi bazı bilginlerin ve
sanatçıların öğretilerinin varlığına
rağmen, heves uyandıran bir merak
olmaktan ileri gitmemişti. 19. yüzyıl
araştırmaları da bu anlayışın devamı
niteliğindeydi ve dönemin arkeoloji
dünyasının büyük kısmı da aynı
anlayışa sahipti. Prestijli bir kurum
olan
Instituto di Corrispondenza
Archelogica
araştırmalara merkezi bir
işlev kazandırmıştır. O yıllarda
keşfedilen mezarlar arasında İki Atlı
Araba/Bigas, Baron/Barone,
Yazıtlar/Iscrizioni-1827, Triclinium-
1830, Querciola I ve II-1831-32,
Tayfun/Tifone-1832 mezarları ilk akla
gelenlerdendir. Fransız yazar Stendhal,
en çok mezarın bulunduğu
Monterozzi’yi, Paris’in anıtsal
mezarlığına gönderme yaparak,
Corneto’nun Pere Lachaise’i olarak
tasvir etmiştir. Stendhal’in
döneminde Tarquinia’ya
verilen ad, Corneto idi.
Mezarlardaki resimlerin
hepsi, ait oldukları
sınıfın, aristokrasinin
hayalgücünü yansıtan
eşsiz tablolardı. Üstelik
bu resimli mezarlar Tarquinia
mezarlarının sadece yüzde ikisini
oluşturuyordu. Üstün bir tekniğin
gözlendiği bu resimler, çoğunlukla
göçmen ustaların eseriydi. Ustaların ait
oldukları kültür daha sonraları Etrüsk
dünyasını fethetecek mitolojik ve
sanatsal öğelerin izlerini taşıyordu.
Doğrudan kaya üzerine çalışılması
istisnai bir durumdu. Çünkü duvar
resimleri genel olarak açıkhavada çok
ince bir alçı tabakası üzerine yapılırdı.
Çoğu zaman, ressamların ilham
aldıkları modelleri ortaya koyacak
şekilde kazıma yöntemi kullanılırdı.
Birbirinden farklı birçok nesnenin
resmedildiği duvar resimlerinde,
müzikle ve dansla şenlendirilen ziyafet
sahneleri, cenaze oyunları ve ölü
uğurlama törenleri gibi gerçek
hayattan sahneler betimlenirdi.
Duvarları resimlerle süslü mezarları
olan Tarquinia nekropolleri, MÖ 6.
yüzyıl ortalarından başlayıp Helenistik
Dönem’e uzanan, geniş bir kronolojik
dilimi kapsamaktadır. Bununla birlikte,
I. Tarquinia döneminde yaşamış kadın
ve erkeklerin mezarları gibi çok daha
eski mezarlar da bilinmektedir. Villa
Bruschi Falgari yakınlarında gün ışığına
çıkarılan mezarların büyük çoğunluğu
MÖ 9. yüzyılın ikinci yarısına aittir.
Arkeologlar, bu mezarlardaki yapısal
çeşitlilikten çok etkilenmiştir. Buradaki
mezar tipleri arasında kuyu şeklinde
başlayarak sonradan genişleyen
mezarlar, ikinci bir mekanı olan
mezarlar ve külleri korumaya yarayan
kutu ya da kapların olduğu mezarlar
RESİMLİ
MEZARLARIN KEŞFİ
İlk zamanlarda resimli mağaralar olarak
adlandırılan mezarlar, başka birçok ünlü mezar
gibi 19. yüzyılda ortaya çıkarıldı. 1960’lı yılların
başında da, antik Etrurya’nın resim varlıkları
konusunda çok önemli keşiflere imza atıldı.
Lerici Vakfı’nın başlattığı sistematik bir
araştırma projesinde jeomanyetik incelemeler,
fotoğraf sondaları gibi gelişmiş teknolojilerden
yararlanılarak yaklaşık 6000 mezarın yeri tespit
edildi. Bu mezarlardan 51 tanesinde fresklerin
varlığı görülüyordu.
Solda: MÖ 5.
yüzyıl Leopar
Mezarı’ndan
ziyafet temalı
sahne. Kadeh
taşıyan uşağın
duruşu dinamik ve
canlı renklerle
betimlenmiş.
Ölü armağanlarından
günümüze ulaşan
bronz adak arabası
Tarquinia’daki bir
mezarda bulunmuştur.
Etrüsk mezarlarında
bronz buluntulara
sıkça rastlanmaktadır.
Sağda: Güreşen iki sporcu. Tarquinia’daki Kahinler Mezarı,
Etrüsk resminin MÖ 6. yüzyılın ikinci yarısına ait en önemli
örnekleri arasında sayılabilir.
Tarih ve Olaylar
1 3,4,5,6,7,8,9,10,11,12,...14
Powered by FlippingBook