ARKEOLOJİ SIRLARI - page 4

R O M A Ö N C E S İ İ T A L Y A
4
Burada, tanrılara ve
muhtemelen tanrıçalara, aralarında geyik
boynuzlarının da bulunduğu, işlenmiş ya
da işlenmemiş boynuz parçaları da
sunuluyordu. Bölgenin varolan kutsal
yapısı giderek anıtsal bir nitelik
kazanmıştı. Bölgede bulunan mezarlar
arasında MÖ 9. yüzyıla tarihlenen bir
çocuk mezarı ve daha geç dönemlere
tarihlenen üç yeni doğmuş bebek
mezarı ilgi çekicidir. Yakın zamanda
keşfedilen ve yetişkin bir erkekle bir
kadına ait olan mezardaki erkeğin, dini
tören esnasında öldürüldüğü
düşünülmektedir. Bu keşfin, Etrurya’daki
ilk dinsel cinayete kanıt oluşturduğu
kabul
edilmektedir.
Öte yandan,
araştırmalar
kadınların
gömülmesinin
erkeklerden daha
sonra, büyük
ihtimalle
Oriyantalizan
Dönem’de (MÖ 7. yüzyıl) gerçekleştiğini
göstermektedir.
Bölgede MÖ 5. yüzyıl boyunca,
kentsel planlamaya yönelik
büyük bir yeniden
yapılanma yaşanmıştır.
Kraliçe Sunağı Tapınağı,
Etrurya’nın en ünlü
kalıntılarındandır.
Tapınak, ününü bir
ölçüde günümüzde Tarquinia
Müzesi’nde korunan, iki kanatlı at
kabartmasının olduğu pişmiş toprak
levhaya borçludur. Mekan, dini
anlamda MÖ 7. yüzyılda ziyaret
edilmeye başlanmıştır. Bildiğimiz
anlamda anıtsallaştırılması ise, ancak MÖ
4. yüzyılın başlarında gerçekleşmiştir.
Modern araştırmacılar tarafından “A”
kodu ile anılan tapınağınkinden farklı
bir yönü olan ve bu yüzden daha eski
olduğu düşünülen sunak da bu döneme
aittir. 1990’larda sunağın yönünün, daha
aşağı bir kotta kalan bir lahde dönük
olduğu fark edilmiştir. Maria Bonghi
Jovino’nun düşüncesine göre,
bu durum, Tarquinia’ya
adını veren kahraman
Tarconte’nin lahdi ile
bağlantılı olabilir.
Başka bir deyişle,
arkeologlar antik
edebi kaynaklarca
Etrüsk ulusunun
kuruluşunda birinci
derecede önem
taşıyan kişinin, yani
kentin ‘oikistes’ denilen
efsanevi kurucusunun
hatırasının bulunduğu ya da
öyle olduğuna inanılan yeri
tespit etmiş olabilirler.
Arkeologlar, Tarquinia’daki Pian di Civita Ovası
üzerinde yer alan, kutsal ve kurumsal nitelikli
anıtsal kompleksin merkezini oluşturan doğal
çukur yakınlarında, MÖ 8. yüzyılda gömülmüş
bir erkek iskeleti buldular. Lahitte sadece
Eğriboz yapımı bir testi bulunmuştu. İskelet
üzerinde yapılan paleo-antropolojik analizler
sonucunda, adamın güçlü bir fiziksel yapısı
olduğu, uzun süre deniz yakınında yaşadığı ya
da deniz yolculuğu yaptığı ve hatta
muhtemelen Yunan kökenli olduğu anlaşıldı.
Analizlere göre, adamın ölümüne kafatasının
kırılmasına neden olan ve kesici olmayan bir
aletle aldığı darbe neden olmuştu. Arkeologlar,
adamın dini bir ritüele uygun olarak kurban
edilerek, kutsal ve kurumsal açıdan büyük
öneme sahip bir noktaya gömülmüş olduğunu
ileri sürdüler. Bunun en eski dinsel cinayet
olduğu söylenebilir. Etrurya’da benzer
uygulamalara sıklıkla rastlanmaktadır. Bu tip
ritüellerden bahseden antik kaynaklar arasında
Herodot ve Livius da yer alır. Heredot, Alalia
Savaşı’ndan sonra (MÖ 540) Foçalı esirlerin
Caere’de (Cerveteri) katledildiklerini
anlatırken, Titus Livius da MÖ 358-351 yılları
arasında geçen savaş sırasında Romalı
esirlerin Tarquinia çukurunda kurban
edildiklerini aktarmıştır.
EN ESKİ DİNSEL
CİNAYET
Cerveteri’de bulunmuş olan
kapta bir spor sahnesi
betimlenmiş. MÖ 6. yüzyıla
ait mezarlarda bulunan çok
sayıdaki Yunan vazoları, bu
dönemde Etrurya’nın
Yunanlaşmasının kanıtıdır.
Kraliçe Sunağı Tapınağı’nın
planı. Tarconte’ye ait olduğu
düşünülen lahdin bulunduğu
yer de burasıdır.
Gösterge
n
MÖ 7. yüzyıl
n
MÖ 6. yüzyıl
n
MÖ 4. yüzyıl başları
n
Helenistik Dönem
Kraliçe Sunağı Tapınağı’ndan
bir görünüm.
Tarih ve Olaylar
1,2,3 5,6,7,8,9,10,11,12,13,...14
Powered by FlippingBook