ARKEOLOJİ SIRLARI - page 7

7
T a r q u i n i a v e C e r v e t e r i
genişletildiğinde, elde edilen alana diğer
tapınakla aynı yönde olan fakat aynı
hizada olmayan Tapınak-A inşa
edilmiştir. Bu tapınakta ‘Thebai’ye Karşı
Yediler Destanı’nın iki bölümünden
sahneler içeren, pişmiş topraktan ünlü
bir kabartma da bulunmaktadır.
Tapınakta kutsal fahişelik sanatı icra
ediliyordu. Bu durum, tanrıça Astarte
kültünün yaygın olduğu bir
Fenike liman kenti olan -
günümüz Lübnan’ındaki-
Biblos gibi inanç
merkezlerinin yanı sıra, Pön
etkisindeki Sicilya’ya ait
Erice’de de devam eden bir
gelenekti. Arkeologlar,
rahibelerin bu tip ibadetleri
gerçekleştirdikleri hücre-
odaları gün ışığına
çıkarmışlardır. Limanın ve
dolayısıyla Caere’nin Fenike
ve Kartaca dünyasına
açıldığını, bölgede bulunan
farklı bir buluntu da
kanıtlamaktadır. Üzerinde Etrüskçe ve
Pön dilinde yazılar olan ince altın
levhalarda, Caere’nin kralı Thefarie
Velianas’ın, tahta çıkışı nedeniyle
bağlılığını bildirdiği bir metin yer
almaktadır.
CAERE’NİN ALTIN ÇAĞI
Bir Caere limanı olan Pyrgi’nin Caere’ye
sadık olduğu ve önemli olaylarda bu
şehirle birlikte hareket ettiği arkeolojik
bilgiler doğrultusunda kanıtlanmıştır.
Buluntular Caere’nin MÖ 9. yüzyılda
ortaya çıktığına işaret etse de, kent asıl
gelişimini MÖ 7. yüzyıl boyunca
gerçekleştirmiştir. MÖ 6. yüzyılda
Cerveteri, İtalya’nın en hareketli
kentlerinden biriydi. Akdeniz’in en ilginç
arkeolojik bölgelerinden biri olan
Banditaccia nekropolü de bunu kanıtlar
niteliktedir. Yaklaşık MÖ 540’ta,
Etrüsklerin zaferiyle sonuçlanan
Sardunya Deniz Savaşı’nda Cerveterililer
hayati rol oynamıştır. Akdeniz’de Etrüsk
varlığının hissedilişi bunun gibi başka
noktalarda da görülebilir: Örneğin,
Apollon ve Delfi tapınakları ile imtiyazlı
ilişki, Yunan kökenli işçilerin akını ve
bölgede Pön dili konuşan insanların
varlığı bu durumu kanıtlamaktadır.
Yerleşim alanı çevresinde yapılan
kazıların da gösterdiği gibi, MÖ 490-480
yıllarından hemen sonra kentin yaşadığı
imar faaliyeti sırasında yeni kutsal ve
kamusal yapıların inşaatı
gerçekleştirilmiştir. Kentin genişleme
süreci, MÖ 474 yılında, Sirakuzalılara
karşı Cumae açıklarında alınan yenilgi
ile sona ermiştir. Bu tarihten itibaren
şehir-devletin çıkarları, Tiren Denizi’nin
orta bölümü ile iç bölgelerde
yoğunlaşmıştır. Caere, bir sonraki
yüzyılda güçlü bir yeniden canlanmaya
tanıklık etmiştir.
Caere, bu yüzyılın ilk yıllarında, Roma
Gal kavimlerinin istilası altındayken,
Roma dinindeki tanrıça Vesta inancını
kabul etti ve MÖ 3. yüzyılın ilk yıllarına
kadar sürecek olan ittifak kuruldu.
Nekropol kazılarından elde edilen
sonuçlar, bu yeni ‘altın çağ’a kanıt
oluşturmaktadır.
Bu dönemde diğer şehir-devletlerle
birlikte Roma’ya karşı etkileyici bir
direnişte bulunulduysa da, MÖ 273’te
başkent ve toprakların yarısını oluşturan
Caere düştü. Roma artık ünlü Caere’nin
hakimi olacaktı.
Bu odalarda, tapınakta
yapılan ayinlerin
başkahramanları olan
kutsal fahişeler
çalışıyorlardı.
Üstte: Pyrgi A ve B tapınaklarının yukarıdan görünümü.
Caere’nin ticari, askeri ve denizcilik faaliyetleri üç
limanda gerçekleşiyordu: Bugünkü Santa Severa
yakınlarındaki Pyrgi, günümüzde Santa Marinella olarak
bilinen Punicum ve Alsium (Ladispoli).
Sağda: Pyrgi’de bulunan üç altın levhadan biri. Levhalar
üzerinde, iki uygarlık arasında süregiden ticareti kanıtlayan
Etrüsk ve Pön (Punik) dillerinde yazılar bulunur.
Altta: Pyrgi’de bulunan büyük Atina phiale’sinin
(geniş ağızlı Yunan kap formu) A ve B yüzleri. MÖ 5.
yüzyıla ve ressam Brygos’a atfedilir.
1,2,3,4,5,6 8,9,10,11,12,13,14
Powered by FlippingBook