Arkeoloji Sırları - page 13

Kentin bu görkemli zenginliğinin en
önemli kaynağı doğal olarak limandı.
Buraya Afrika’nın iç kısımlarından
getirilen değerli mallar taşınıyordu. Bu
mallar arasında en önemli ve vazgeçilmez
olanı kuşkusuz Roma arenalarının kanlı
gösterilerinde yüzlercesinin katledildiği
aslan, fil ve leopar gibi vahşi hayvanlardı.
Leptis Magna limanından Roma’ya giden
ticari gemilere yüklenen mallar, ülkenin iç
bölgelerinden gelen kervanlarla
sağlanıyordu. Bu ticari malların arasında
fildişi, inci, deri ve siyah köleler vardı.
Kentin zenginliğine balıkçılık ve balık
ürünleri endüstrisi de katkıda
bulunuyordu. Tuzlu ton balığı ve oldukça
aranılan bir balık sosu olan
garum
büyük
miktarlarda ihraç ediliyordu. Şehrin
etrafındaki geniş düzlüklerde yapılan
tarım da gelişmekteydi. Sulama için
sistemler kurulmuş ve tarım faaiyetleri bu
şekilde daha da verimli hale getirilmişti.
Bölgede bugün hala çiftliklerin sulama
yapabilmesi için su toplayabilen baraj
kalıntıları görülebiliyor.
İMPARATORUN ŞEHRİ
İmparatorluk döneminde Leptis Magna,
Kuzey Afrika kıyısındaki en önemli
Roma
şehri olur. Kentin önemi büyüklüğünden
ve nüfusunun kalabalığından
kaynaklanıyordu. Bazı araştırmacılara göre
kentin nüfusu 100 bine ulaşmıştı.
Vespasianus’un (69- 79) hâkimiyeti
altında Leptis Magna, bir Roma yerleşimi
olduğunu belirten
municipium
unvanını
alır. İmparator Traianus (98- 117) kenti,
koloni ilan eder ve kent yeni bir unvana
kavuşur;
Colonia Ulpia Traiana Fidelis
Leptis Magna
. 146 yılında burada doğan
Septimus Severus
şehre
ius italicum
yetkisini verir. Bu yetki sebebiyle Leptis
Magna, Roma toprakları dışında Romalı
sayılma onuruna sahip kentlerden biri
olarak kabul ediliyor ve vergiden muaf
tutuluyordu. Bu unvanı ölümsüzleştirmek
için kentin en önemli iki yol aksının
kesiştiği yerde dört cepheli anıtsal bir
zafer takı inşa edilmişti.
İmparator
Septimus Severus
’un dönemi süresinde
Leptis Magna, gelişiminin en yüksek
seviyesine ulaşır. Kentte yükselen büyük
yapılar bu dönemin eserlerinden
bazılarıdır. Kentte; 235 yılına doğru
Severus döneminin sona ermesiyle
gerileme dönemi başlamıştır. 4. yüzyılın
başında imparatorlukta geniş reform
hareketleri yaşarken
Diocletianus
, Leptis
Magna’ya saldırmaya karar verir. Fakat
363 ile 366 yılları arasında, denize bakan
görkemli villalarla çevrili Leptis Magna’nın
etrafındaki köyleri yağmalayan vahşi
halklardan bazıları kapıya dayanmıştır
bile. 365’te yaşanan yıkıcı bir deprem
şehrin yıkılışına zemin hazırlar. 455’te ise
Vandallar Leptis Magna’nın da bulunduğu
bölgeyi işgal eder.
R O M A V E R O M A L I L A R I N D Ü N Y A S I
12
Batı kapısından şehre giriş. Magna
(Büyük) sıfatı Leptis’i yakınındaki aynı
isimli diğer merkezden ayırıyordu.
Leptis Magna harabelerinden bir görünüm.
3. yüzyıldaki kaynaklar Leptis Magna’dan
limansız bir şehir olarak söz ediyor.
Leptis Magna’dan
Septimus
Severus’un
heykeli. Üstte.
Amfitiyatro’dan
bir görünüm.
1...,3,4,5,6,7,8,9,10,11,12 14,15,16
Powered by FlippingBook