Arkeoloji Sırları - page 14

533 yılında Başkomutan
Flavius
Belisarius
, Leptis Magna’yı Vandallardan
kurtardıktan sonra şehir kısmen yeniden
inşa edildiyse de, sonu zaten belliydi. 641
ile 643 yılları arasında
Araplar
bu bölgeyi
fethettiklerinde Leptis Magna çoktan terk
edilmiş ve anıtlarının birçoğu çölün
kumlarıyla örtülmüş gizemli kalıntılara
dönüşmüştü. Arap egemenliği yaşanırken
politik irade ve yönetim gücü Oea’ya
(Trablus) taşınmıştı.
KUMLARDAKİ GİZEM
Görkemli liman kenti Leptis Magna’nın
tarih sayfalarındaki hikayesi bu şekilde...
Ancak çöl kumunun yüzyıllarca saklayıp
bize özenle ulaştırdığı kalıntılara da göz
atmak gerek.
Şehrin başlıca harabeleri arasında
sütunlara, taşlara dokunularak yapılan bir
gezinti Leptis Magna’nın kitap
sayfalarındaki geçmişini araştırmak kadar
heyecanlıdır. Nitekim zengin harabeleri
yüzyıllar boyunca el değmemiş olarak
günümüze ulaşmış ve üzerine başka
hiçbir yapı inşa edilmemiştir. Geçen
yüzyılın başlarında Leptis Magna’da
arkeolojik araştırma yapan İtalyan
arkeologlar, sit alanını kazmaya ve restore
etmeye başladıklarında kendilerini bir tür
“Pompei Çölü” karşısında bulmuşlardı.
Çöl yüzyıllar içinde aldıklarını şimdi bir
bir geri veriyordu. Kumların altından
mermer tapınaklar, hamamlar, zafer takları
çıkıyor, onlara tanrıların, tanrıçaların
heykelleri tanıklık ediyordu. Artık kent,
başka bir zamanda başka insanlarla
paylaşıyordu göz kamaştıran geçmişini.
13
L e p t i s M a g n a
Tiyatronun anıtsal kalıntıları, günümüzde
hala görenleri etkilemeye devam ediyor.
Septimus Severus zamanında
yaptırılan Forum’un göz alıcı
süslemelerinden Nereid başı
betimli kabartma.
1...,4,5,6,7,8,9,10,11,12,13 15,16
Powered by FlippingBook