Yeryüzü Atlası - page 11

11
Gelişmiş ülkeler tarafından yaşanmış dönüşüm şu anda
diğer ülkeler tarafından başka bir bağlam ve zaman aralığında
yaşanmaktadır ve nüfusları bir yüzyıl önceki kuşaktan çok
daha hızlı biçimde durmadan artmaktadır. Her ne kadar yılda
yüzde 3’lük bir büyüme oranı alışıldık olsa da (23 yılda bir iki
katına çıkıyor), Avrupa’da 1880 yılından 1914 yılına kadar yıllık
yüzde 1,5 büyüme oranı bir istisnaydı.
Ölüm oranı, en az gelişmiş ülkelerde bile önemli bir biçimde
azalmıştır. Doğum oranı da hem kendiliğinden, hem de eğitim
ve aile planlama programlarında yapılan iyileştirmeler saye-
sinde düştü. Birleşmiş Milletler’in tahminleri gösteriyor ki,
doğum kısıtlamaları 50 yıl içinde tüm dünyada etkili olacak ve
kadın başına düşen çocuk sayısı istikrarlı bir şekilde azalacak.
Aynı anda, ortalama yaşam süresi tüm dünyada en azından 70
yılı bulacak. 1800’den 2100 yılına kadar 300 yıl içinde bir mil-
yar kişiden dokuz milyar kişiye artması beklenen dünya nüfu-
sunun artışı 21. yüzyılın sonunda tahmini istikrarı bulana
kadar gittikçe yavaşlayacak. Dünya nüfusunun rekor büyüme
hızı 1965 ile 1970 arasında yılda yüzde 2,1 oranıyla yaşandı. O
tarihten beri, yukarıda bahsedildiği gibi, büyüme neredeyse
yüzde 0,5 - 1,2 oranında azaldı. Kimse şu anki dönemin ne
kadar eşsiz olduğunun farkında görünmüyor. 20. yüzyıldan
önce dünya nüfusu asla bu kadar hızlı artmadı ve hiçbir zaman
da artacağa benzemiyor. 1930 yılından önce kimse dünya nü-
fusunun iki katına çıktığına şahit olmadı ve 20. yüzyılda ya da
sonrasında doğan kimse de böylesi bir olayı büyük ihtimalle
göremeyecek. Diğer yandan, 40 yaş ve üzerindeki tüm yetiş-
kinler 2000 yılında dünya nüfusunun doğduklarından beri iki
kat arttığını gördüler.
Demografik büyüme gezegenin her yerinde aynı değil.
Kuzey yarımküredeki birçok ülkede demografik dönüşüm bir-
kaç on yıl önce tamamlandı ve nüfusta yüksek miktarda bir
artış beklenmemekte. Nüfus artışının büyük bölümü güney
yarımkürede yaşanacak. Bu ülkeler 1900 yılında dünya nüfu-
sunun yüzde 68’ini oluşturuyordu. Günümüzde ise yüzde
84’ünü oluşturmakta ve hiç şüphe yok ki bundan bir yüzyıl
sonra yüzde 90’a ulaşacaklar.
Fakat 2003 yılından beri Güney yarımküredeki birçok ülke
de dahil olmak üzere doğum oranı kadın başına 2,1’e indi.
Düşük doğum oranı artık sadece gelişmiş dünya ile sınırlı
değil, ayrıca Brezilya, Tunus, Hindistan’ın bir kısmında ve
Çin’in neredeyse tamamında yaygın halde. Avrupa ve diğer ge-
lişmiş ülkeler, kadın başına 2,1 çocuk olan doğum oranına
sahip 3,5 milyar insanın yarısından daha azını temsil etmekte.
Diğerlerinin arasında, Çin ve Hindistan şehirleri 200 milyon
insana ev sahipliği yapıyor. Güney Hindistan’daki üç il bunlara
dahil: Kerala, Tamil Nadu ve Andhra Pradesh. Brezilya (kadın
başına iki çocuk), Lübnan (kadın başına 1,9 çocuk), Tunus
(kadın başına 1,9 çocuk) ve Tayland (kadın başına 1,8 çocuk)
gibi gelişmekte olan ülkeler artık düşük doğum oranına sahip
ülkeler arasında. Amerika Birleşik Devletleri 2007 yılında
kadın başına düşen 2,1 çocuk sayısıyla insanlığın en doğurgan
azınlıkları arasındaki yerini almakta.
Güney yarımkürede bulunan ülkelerin birçoğunda doğum
oranı az olsa da, doğum oranının hala yüksek olduğu zamanda
doğan genç ve doğurganlık çağındaki yetişkinlerden oluşan
nüfusları bugün yüksek sayıda doğuma neden oluyor. Diğer bir
yandan, yaşlı insanların sayısı nispeten daha az ve her ne kadar
ortalama yaşam süresi gelişmiş ülkeleri yakalayamasa da yıllık
ölüm oranı düşük. Bu ülkelerdeki ölüm oranı nüfus yaşlanana
kadar birkaç on yıl daha artmaya devam edecek. Çin bu demo-
grafik durgunluk için mükemmel bir örneklemedir: 2005 yı-
lında, Çin’deki doğum oranı hükümetin kuşak yenileme
seviyesinin önemli ölçüde altında olan kadın başına 1,8 ço-
cuktu ve ortalama yaşam süresi 72 yıldı. 2005 yılında Çin’de 18
milyon çocuk doğdu ve dokuz milyon insan öldü, bu da nüfu-
sun dokuz milyon kişi, bir başka deyişle yüzde 0,7 oranında,
artmasına neden oldu (Çin’in nüfusu 1,3 milyar). Birleşmiş
Milletler’in ortalama tahminlerine göre, 2030 civarında nüfus
1,46 milyar tavanına doğru artacak ve 2050’de yaklaşık 1,42
milyara düşecek. 2005 yılında kuşak yenileme seviyesinin ol-
dukça üstünde olan kadın başına düşen 2,9 çocuk sayısına
sahip olan Hindistan, Çin’i önemli biçimde geride bırakacak.
1975 yılından bu yana, Çinli bebekten çok Hintli bebek doğ-
muştur: 2005 yılında 27 milyon Hintli bebek doğmuşken 18
milyon Çinli bebek dünyaya gelmiştir. 2009 yılında 1,2 milyar
olan Hindistan’ın nüfusu, 2020 yılında Çin’in nüfusunu geçe-
bilir. Genç nüfus ile birleştiğinde hala kuşak yenileme seviye-
sinin üzerinde olan doğum oranı ile Hindistan ve bu
kategorideki diğer ülkeler gelecek yarım yüzyıl ve sonrasında
da demografik olarak önemli olacaklardır. 2009 yılında kadın
başına dört çocuktan daha fazla doğum oranına sahip olan böl-
geler daha çok Sahra altı Afrika, Arap yarımadası ve Afganis-
tan’dan Kuzey Hindistan ve Pakistan’a uzanan şeridi
kapsıyordu. Bu bölgeler gelecekte küresel demografik büyüme-
nin gerçekleşeceği yerler olacak.
Gelecek en büyük değişikliklerden biri de, Kuzey Af-
rika’yı da hesaba katarsak, Afrika nüfusunun muazzam oranda
artması olacak. Afrika’nın nüfusu 2000 yılındaki 800 milyon-
dan 2100 yılı itibariyle 2,3 milyara çıkacak ve bir yüzyıl içinde
üç katı nüfusa ulaşacak. Dünya üzerindeki sekiz insandan biri
Afrika’da yaşıyor ve bu bir yüzyıl içinde büyük ihtimalle dörde
çıkacak. Büyüme özellikle -2000 yılında 600 milyon olan yer-
leşik halk nüfusunun 2100 yılında yaklaşık 2 milyara ulaşması
bekleniyor- Güney Sahra’da önemli ölçüde yüksek olacak. Peki,
birçoklarının nüfusun tamamen ortadan kalkacağına ya da
önemli ölçüde azalacağına inanmalarına neden olan bölgenin,
AIDS salgını ile harap edilmiş olduğu gerçeğini düşünürsek bu
nasıl mümkün olabiliyor? Ölüm oranı Sahra altı Afrika’da son
zamanlarda artarken ortalama yaşam süresi de azaldı. Fakat
ölüm oranına rağmen doğum oranı, doğumun ölümü geçmeye
devam edeceğini garantileyecek kadar yüksek.
Nüfusbilimciler tahminlerinde Sahra altı Afrika’daki ölüm
oranındaki son yükselmeyi hesaba kattı, fakat salgının tedavi-
sindeki ilerlemeyle birlikte ölüm oranının yavaş yavaş eski se-
viyesine gerileyeceğini bekliyorlar. Afrika’nın AIDS’e verdiği
GELECEK DÜNYA NÜFUSUNA NE GETİRECEK?
1...,2,3,4,5,6,7,8,9,10 12,13,14,15,16
Powered by FlippingBook